Sağlık Bakanlığı, sağlık kuruluşlarına “kimlik tespiti ve reçete ve sağlık raporu düzenlenmesinde uyulacak kurallar hakkında” yazı gönderdi. Söz konusu yazıda Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca yapılan incelemeler sonunda saptandığı belirtildi.
Yazıda, “Bu kişilerin birçok hekimin güveni ve iş yoğunluğundan faydalandıkları, hekimlerin de hasta olduğunu düşündükleri şahısların mağdur olmamaları için ‘reçetem’ sisteminde görülen ilaç kullanım raporlarına istinaden yeşil reçeteli ilaçları reçete ettikleri, bahse konu organize grup üyelerinin hekimlerin yoğunluğu ve güveninden faydalanarak hekimlerin e-imza cihazlarını ve şifrelerini elde ederek Reçetem Sistemi üzerinde ilaç kullanım raporları ve bu raporlara istinaden reçete düzenlediklerinin” tespit edildiği aktarıldı.
‘ISLAK İMZA GEREKLİ’
Hekimin hastayı görmeden reçete veya rapor düzenlemesinin usule aykırı olduğunun vurgulandığı yazıda “Hekim yetkisinde olan reçete ve sağlık raporunun bizzat hekim tarafından sistemler üzerinden elektronik imza ile veya manuel düzenlenmesine izin verilen hallerde ise ıslak imza ile imzalanarak düzenlenmesi gerekmektedir” dendi. Böylece tıbbi sekreterin yapması gereken kimlik tespiti de hekim kontrolüne bırakıldı.
(Kubilay Yalçınkaya)
‘ÇATIŞMAYI ARTIRIR’
Beyaz kod vakaların yüzde 6’sının rapor ve ilaç istemlerinin karşılanmaması nedeniyle gerçekleşmesine karşın bakanlık, sorunun çözümünü ve muhataplığını hekime bıraktı. Bu durumun sağlık emekçilerine yönelik şiddeti tırmandıracağına dikkat çeken Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Başkanı Kubilay Yalçınkaya, “Sağlık emekçisi her aşamada kimlik kontrolü yapmak zorunda değil. Sağlık tesisine yurttaşın ilk girişi yapılıyorsa, ondan sonra kimlik kontrolü tıbbi hata gerçekleşmesin diye yapılır” dedi.
Yalçınkaya, “Tıbbi sekreter istihdam etmek yerine kimlik tespitini de hekime yükleyerek hekimlerin bilgisayara yapması gereken bilgi ve veri girişinden hastaya gerekli zamanı ayıramamasına neden oluyorlar. Bu, hasta ve hekim arasındaki çatışmayı artırır” diye konuştu.